Mavinin Peşinde: İzlanda’nın Jeotermal Harikası Blue Lagoon
Jeotermal bir sıcak su havzası olan Blue Lagoon, İzlanda seyahatinin olmazsa olmazlarından. Tamamen rahatlama üstüne bir aktivite olduğu için buraya olan ziyaretimizi seyahatimizin son gününe koymayı tercih ettik; tüm yorgunluğumuzu alsın ve pamuk gibi bir kapanış yapalım istedik.
Kendi web siteleri www.bluelagoon.com üzerinden bilet alırken önce tarih ve saat seçimi yapmanız, sonra da paket seçimi yapmanız gerekiyor.
Paket olarak 3 seçenek bulunuyor: Comfort, Premium ve Luxury.
Comfort paketine; Blue Lagoon’a giriş, Silica çamur maskesi, havlu ve 1 adet içecek/içki dahil.
Premium paketine ise Comfort paket içeriğine ek olarak 2 ekstra istediğiniz çamur maskesi ve bornoz dahil.
Luxury paketi ise epey pahalı ama o pakette de Retreat Spa ve Retreat Lagoon’a giriş, özel soyunma alanı ve Spa restaurantına giriş gibi seçenekler mevcut.
Comfort ve Premium paketlerinin arasında fiyat farkı az olduğundan biz Premium paketini almayı tercih ettik. Bu biletleri alırken alandan çıkış saatinizi de belirlemeniz gerekiyor ama genel olarak tesiste 3 saat geçirmek her şey için yeterli oluyor.
Paketinizi satın aldıktan sonra sıra ulaşımı halletmeye geliyor ve aynı siteden otobüs biletini de alabiliyorsunuz. Otobüs saatinin de Blue Lagoon’a giriş saatinden 1 saat önce olması gerekiyor.
Örneğin Blue Lagoon’a giriş saatiniz 11:00 ise otobüsün kalkış saati 10:00.
Ama bu noktada şuna dikkat etmek gerekiyor; bu otobüs kalkış saati ana terminalden kalkma saati. Yani sizin şehir içi durakta olmanız gereken zaman 09:30. Bu zaten siz rezervasyon yaptıktan sonra belirtiliyor.
Biz maalesef bu noktayı kaçırmış, durağa geç gidip uzun süre beklemiş ve sonunda da otobüsü kaçırdığımızı anlamıştık. Neyse ki siteleri üzerinden canlı destek veriliyor ve anında birileriyle konuşup yardım alabiliyorsunuz. Biz de durumu anlatınca o zaman bir sonraki saatte kalkan otobüse binebileceğimiz söylendi. Oraya vardığımızda da çıkış saati ile ilgili de bir sıkıntı olmayacağını söylediler.
Alana gelmişken burada sizi karşılayan, adeta bir peri masalı sahnesindeymiş gibi hissettiren uzun buharlı yolların olduğunu söyleyelim. Dışarda gezip fotoğraf çekimine doyduktan sonra içeri giriyorsunuz.
Eğer karnınız acıkırsa ve bir şeyler yemek-içmek isterseniz girişte çok güzel bir kafeleri de var.
Rezervasyonunuzu okuttuktan sonra bilekliğinizi takıp, havlunuzu alıp şahsi eşyalarınızı da dolaba koyup kilitledikten sonra düşüyorsunuz termal su yoluna.
Bu arada mutlaka yanınızda terlik götürmeyi unutmayın çünkü orda verilmiyor!
Termal suya girmeden önce duş alınması da şart. Hatta duvarlarda çıplak duş alınması gerektiği de yazıyor ama merak etmeyin, mayonuzla alabiliyorsunuz. :)
Dışarıda hava yaklaşık 5 dereceyken suyun içi 38 derece.
Tam suya girmeden önce bornozunuzu asıp terliğinizi bırakabileceğiniz yerler var.
Burdan sonrası artık rahatlama, deşarj olma zamanı.
Önce çamur maskelerinin olduğu bara gidebilirsiniz ve yüz maskelerini bir bir uygulayabilirsiniz. Bu maskelerin bilgileri ve nasıl uygulanacağı size orada söyleniyor. Bu faslı bir güzel geçtikten sonra da içkinizi alıp artık kendinizi bu şifalı suların ellerinde tamamen rahatlamaya bırakabilirsiniz.
Biz tercihimizi biradan ve fresita adlı çilekli köpüklü şaraptan yana kullanmıştık.
Cildimize olduğu kadar ruhumuza da iyi gelen bu yerden asla çıkmak istemedik…