Kutuplara en yakın başkent: Reykjavik
Reykjavik, İzlanda popülasyonunun %60’ını barındıran ve buna rağmen insan sayısının ancak 140 bine ulaştığı, genel hatlarıyla 1 günde yürüyerek keşfedilebilecek tatlı mı tatlı bir şehir. Reykjavik, 1300’lerin ortasına kadar konuşulan İskandinav dili eski Norsça’da ‘Sisli Koy’ anlamına geliyor. ‘Koy’ anlamına gelen ‘Vik’ Nordik ülkelerde çok kullanılan bir ek.
Jeotermal enerjinin yer altından çıkardığı buharlar nedeniyle bu ismi almış olan başkent, dünyanın en temiz, en yeşil ve en güvenli şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor. Hatta kadınların tek başına rahatlıkla gidip gezebileceği türden bir şehir.
Eğer siz de dolu dolu geçen İzlanda günlerinin arasında bir gün ayırıp sakin bir şekilde şehri keşfetmek isterseniz, bunu bizim gibi iki tur gününün arasına gelecek şekilde yapabilirsiniz.
Seyahat tarihlerinize denk gelebilecek bir festival veya etkinlik var mı diye göz atıp, ilginizi çekerse eğer biletleri önceden almanızda fayda var.
Bizim orada olduğumuz tarihlerde Iceland Airwaves isimli bir müzik festivali vardı ancak biletler tükendiği için tecrübe etme fırsatını bulamadık. Üstelik seyahat öncesi “bitmez biletler yea” diye kendimizce yorum yapmıştık ama bitiyormuş!
Şehrin ilgi çekici birkaç noktasını detaylarıyla beraber derledik:
Hallgrímskirkja: Burası ülkenin en büyük kilisesi. 73 metre yüksekliği olan kilise, şehrin her yerinden görüldüğü gibi Reykjavik’i kuş bakışı görmek için de en güzel nokta! İçerden bilet alıp yukarı çıktığınızda sizi her 15 dakikada bir çalan çok büyük bir çan karşılıyor. Yukarıya kadar çıkmışken çanın çalmasını beklemenizi ve kulaklarınızı tıkamak için hazırda beklemenizi öneririz.
Gökkuşağı yolu: Kiliseye gidiş güzergahınızı şehir merkezindeki Gökkuşağı yolu üzerinden planlamayı unutmayın! İzlanda dünyanın en LGBTQ-friendly ülkelerinden biri ve bu yol da İzlanda’nın arkadaş canlısı (friendliness) ve LGBTQ community’sini kabul ettiğini göstermek için yapılmış.
Harpa Konser Salonu ve Konferans Merkezi
Harpa Konser Salonu ve Konferans Merkezi: Harpa şehrin en önemli kültürel merkezlerinden bir tanesi. Tasarım ekibinde dünyaca ünlü sanatçı Olafur Eliasson’da yer almış. İçeride bir etkinliğe katılmasanız bile mutlaka binanın içine girip petek şeklindeki camların oluşturduğu görsel zarafete şahitlik etmenizi öneririz.
Sun Voyager: Viking gemisini andıran, çelikten heykel Sun Voyager, Güneş’e olan bir övgü olarak tasarlanmış. Heykel Viking tarihinde keşfedilmemiş bölgelerin vaadini, umudun ve özgürlüğün hayalini temsil ediyor.
Musluk suyunun içilebilir olması: İzlanda suyu, klor, kalsiyum ve nitrattan arınmış, dünyanın en temiz ve lezzetli suyu olarak kabul ediliyor. Reykjavik’te suyun kalitesini hep en iyi noktada tutmak için belli aralıklarla ölçümler yapılırmış. Biz de otelde, sokakta ve havaalanında hep su şişelerimizi doldurduk ve suya hiç para vermedik. Hatta İzlanda’nın suyu öyle popüler ki …. Ödüllerinde resmi sponsor olmuşlar.
Reykjavik yemek turlarının en meşhur yerlerinden Bæjarins Beztu Pylsur
Bæjarins Beztu Pylsur: Burası Reykjavik’in ünlü mü ünlü hotdog’çusu. Herkes burayı konuşuyor. Resmen şehre gittiğinizde mutlaka denemeniz lazım deniliyor. Hatta Bil Clinton da yıllar önce gelip burdan bir hotdog yemiş. Biz de abartıldığı kadar var mı nedir bu tantana diyip denedik tabii. Sonuç; kesinlikle lezzetliydi! Ama küçük bir boyutta ve doyurmuyor. Şehirde gezerken ayaküstü atıştırıp gezmeye devam edilebilecek türden.
7-yemekli tadım menüsü: İzlandik mutfağın birçok yemeğinin tek seferde deneyimlenmesi için tasarlanmış bu menü şehrin birçok yerinde karşınıza çıkıyor. İçinde puffin eti (bir çeşit kuş/martı), balina eti gibi bölgeye özel hayvan etleri ve yine bölgede yetiştirilmiş sebzelerle hazırlanmış oldukça lezzetli yemekler var.
Ekmek içinde çorba > Svarta Kaffid: Şehrin ana alışveriş caddesinde yer alan bu yer, gezip üşüyüp yorulduktan sonra mola verilebilecek güzel bir nokta. Her gün iki çeşit farklı çorba çıkaran bu yerde porsiyon da yeteri kadar büyük ve doyurucu.