GEZİ NOTLARI: Amsterdam’da Kısa ama Dolu Dolu 2 Gün
İzlanda dönüşü Amsterdam üzerinden Antwerp’e geçip Backstreet Boys konserine gittikten sonra, geri Amsterdam’a dönmüştük. Covid döneminde gidemeyişimizin acısını sonunda çıkarır gibi, hem şehri gezip hem de Meriç’in doğum gününü kutlayarak iki dolu dolu gün geçirdik.
Konaklama: YOTEL & Krisotel
Amsterdam’da fiyatlar epey yüksek olduğundan, iki ayrı gecenin ilki için en uygun konaklama seçeneği olarak Krisotel adlı küçük, 3 yıldızlı bir oteli bulduk. Açıkçası kırmızı dekoru nedeniyle başta biraz şüpheyle yaklaşsak da oldukça rahat ettik. Üstelik o gün Meriç’in iş başvurusu olumlu sonuçlanmıştı ve acilen iş kontratını imzalayıp göndermesi gerekiyordu – otel çalışanları hem çok yardımcı oldular hem de (her zaman olduğu gibi şaşırtmadı) Türk çıktılar!
Antwerp’e gidip geri geldikten sonraki gecemiz şehrin kuzeyinde yer alan YOTEL Amsterdam’ı bulduk. Odalar küçük ama oldukça modern; kapsül tarzı tasarımıyla iki kişiye gayet yeterliydi. En çok güldüğümüz detay ise oda içindeki renkli ışık seçenekleri ve elektrikli hareket eden yatak oldu.
Bu otel “parti oteli” havasında, ama konumu oldukça pratikti. Yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüşle limana ulaşabiliyor, oradan da ücretsiz feribotla doğrudan Amsterdam Centraal’e geçebiliyorsunuz.
NDSM: Amsterdam’ın en Hip Kültür ve Sanat Noktası
YOTEL’den feribota giderken yol üzerinde yer alan NDSM bölgesi, Amsterdam’ın en özgün ve ‘hip’ noktalarından biri. Eskiden tersane olarak kullanılan bu alan, son yıllarda sanatçılarla, barlarla ve sokak sanatıyla dolu bir bölgeye dönüşmüş. Biz de burada, Ijver adlı restoranda Meriç’in doğum günü sabahını “Happy Birthday” taçlarımızla kutlayarak kahvaltı yaptık.NDSM, atmosferi çok keyifli, endüstriyel detayları ve nehir kenarındaki konumu ile kesinlikle uğranması gereken bir yer.
Akşam: De Pijp & Escobar
Akşam yemeği için De Pijp bölgesine geçip, Escobar adlı bar/restoranda günü noktaladık. Lezzetli minik tabaklar, yanarlı dönerli kokteyller ve canlı ortamı ile günü bitirmek için mükemmel bir tercihti.
De Pijp (okunuşu: De Payp), Amsterdam’ın güneyinde, şehir merkezine yürüyüş mesafesinde yer alan renkli, bohem ve canlı bir semt. Bir zamanlar işçi mahallesi olan bu bölge, bugün kafeleri, barları, vintage dükkânları, etnik restoranları ve Albert Cuyp Pazarı ile şehrin en popüler bölgelerinden biri haline gelmiş. Atmosfer olarak biraz Londra Shoreditch veya İstanbul Karaköy’ü anımsatan bir bölge.
Akşam yemeğimizi yedikten sonra da sırf meraktan meşhur ‘Red Light District’e gidip gördüklerimizin şokuyla gecemizi noktaladık…😆
*Update: Maalesef Escobar da kalıcı olarak kapanmış.
Sadece geçerken uğradık şeklinde iki gün geçirsek de Amsterdam enerjisiyle sizi içine çeken, kısacık sürede bile dolu dolu zaman geçirebildiğiniz bir şehir.